Feryal Hanım merhabalar, öncelikle bu keyifli röportaj için çok teşekkür ederim.
Siz İTÜ mimarlık mezunusunuz. Mimarlık mesleğini seçmenizde en temel kriter ne olmuştu?
Aslinda çocukluk hayalim doktor olmaktı. Başarılı bir eğitim hayatım oldu ve doktor olmaya odaklıydım. Lise son sınıfta estetiğe olan merakımı hissettim. Ayrıca İTÜ’de okumakta beni cezbediyordu. T cetveli ile dolaşırdı mimarlık öğrencileri, çok özenirdim. Yani son sene karar değiştirdim.
Daha sonrada sanat alanında eğitimler aldığınızı okumuştum. Sizce bir şehrin görünümünde ve tasarımında mimarlık ve sanatsal bakış nasıl rol almalı?
Sanat eğitimi zaten mimarlık eğitiminin içinde zorunlu olarak alıyorsunuz. Ben sonrasında devam ettim bu konuda kendimi geliştirmeye. Kurslara katıldım. Aslında okulda ders olarak almakla sonrasında kendi arzunuzla öğrenmek çok farklı oluyor, not kaygısı olmadan. Şehirleri güzel korumuş olmak, yeni yapılan binalarda dokuyu bozmamaya çalışmak önemli olan. Burada şehir planlamacılığı da devreye giriyor elbette ki oda ayrı bir eğitim.
Sizi en çok etkileyen şehirler nereler?
Paris, Roma, Madrid gibi pek çok şehir var sevdiğim. Toscana bölgesi ve Provance beni çok etkiler.
Gezmekten en çok keyif aldığınız müzeler nereler?
En sevdiğim Floransa da Uffizi, Madrid’de El Prado müzesi ve Paris’te Müze D’orsay
Sanatsal bakış, dönemler ve akımlar ev dekorasyonuna da değer katıyor. Siz dekorasyon tercihlerinizde nasıl bir tarz tercih ediyorsunuz?
Benim evim klasik ama çok uzun yıllarda topladığım ve yaşanmışlığı olan parçalarla yaşıyorum. Hala da bu tarz parçaları toplamayı seviyorum. Ama yeni bir ev yaparsam ilerki yıllarda daha düz ve az eşyayla yaşamayı tercih ederim düşüncesindeyim.
Bir benzetme yapmak gerekirse mimarlık şehirlerin görselliğine katkı sağlarken moda da bizlerin görünümüne değer katıyor. Mimari ve moda arasında sizce bir etkileşim var mı?
Elbette her ikisi de estetik ve tasarım ile ilintili, direk hiçbir bağlantısı olmasa da.
Son dönemde modadaki gelişmeleri nasıl takip ediyorsunuz?
Ben modadaki güncel değişimler içinden, kişisel tarzıma uygun olan parçaları seçiyorum. Daha uzun yıllar giyebileceğim ve rahat edebileceğim bir tarz elbette önceliğim oluyor.
Kadınlara ilham olabilecek bir azim dolu hikayeniz var. Boşanma sürecinde yaşadığınız maddi manevi zorluklar neler?
Boşanma süreci siz ne kadar haklı olursanız olun ne yazık ki çok sancılı bir süreç. Çocuklar içinde. Erkeğin sorumluluk almaması ve hırsları bu süreci daha da tetikliyor.
Ben davamı kazandım. Ama geçen süreç çok yorucuydu.
İnsan ailesini seçemiyor. Ama dostlarını seçebiliyor. Benim için dostluklar çok değerli. Ama en önemlisi tüm dostlarım onlara verdiğim değeri bilir.
Son senelerde artık yeni dostluklar kurmaktan biraz kaçınıyorum.
Çünkü çok eski senelere dayanan iyiyi kötüyü birlikte yaşadığım arkadaşlarımla zamanımı paylaşmayı, arkamı döndüğümde sevgisine inanıp güvendiklerimle olmayı istiyorum.
Zaman gerçekten değerli.
